Biz kızlar için ilginç bir şekilde fazla önem arz eder,düğün,gelinlik,nişan,tören vs. mevzular.
En takmam diyeninde bile iş başa düşünce bir heyecan,bir panik hali baş gösterir :) eh bu konularda bu kadar endişelenen biz olunca,dolayısıyla her türlü detayı,hazırlığı ile ilgilenmek,organize etmek de bize düşer :) beyler "amaan yeeaa hallederiz ne olacak" tavırlarındayken biz ya yetişmezse,ya güzel olmazsa paniğindeyizdir :)
Bu konunun bayanlara emanet edildiği o kadar aşikar ki;geçen gün nişanlımla evlilik fuarına gittiğimizde ajanda dağıtıldığını gördük,biz de alalım diye yaklaştık, görevli kadın sadece bana uzattı nişanlıma dönüp "size yok,sadece bayanlara veriyoruz" dedi. Her ne kadar o ara anlam veremeyip gülüp geçtiysek de akşam sebebini anladım :) eve gidip de nasılmış şu ajanda bir bakayım diye açınca, ajandanın tamamen evlilik organizasyonu ile ilgili detayları,programı, bilgilendirmeleri içerdiğini gördüm :)
İster istemez merak ediyor insan; acaba bu konunun tamamen kadınlara bırakılması, kadınların daha iyi organizasyon yapabilmesi, aynı anda birden fazla konuya odaklanabilmesi yeteneğinden mi geliyor,yoksa tamamen aman madem heves ettiler,kendileri işi görsünler durumundan mı :) neticede beylerin düğün için en fazla ne kadar heyecanlandığını hepimiz görmüş,duymuşuzdur. Eh böyle bir durumda; hevesinden her şeye balıklama atlayan kadına işi bırakmak tabi ki beylerin de işine gelen bir durum oluyor.
Bana kalırsa bu işin altında; küçüklükten beri kadınların bu olaya programlanması da var. annelerimiz, babalarımız, daha küçüklükten "aman da aman,benim kızım büyüyüp güzel bir kadın mı olacakmış,beyaz atlı prensini bulup evlenecek miymiiş" diye sevmediler mi :) erkeklere değil bize okundu en güzel aşk masalları, pamuk prensesin prensine kavuşması, kötü kalpli cadı yüzünden zehirlenen pamuk prensesin yine beyaz atlı prens tarafından kurtarılması taa o zamanlardan bilinçaltımıza yerleşmiş bir iki örnek sadece :) masal dinleyerek büyüyen küçük kızlar,ne zaman karşılarına bir erkek çıksa hemen pembe pancurlu ev,beyaz at,çocuk isimleri,düğün yeri, düğün şekli düşünmeye başlar,sonunun nereye varacağını,yarın ne olacağını düşünmeden yıllar sonrasını planlar :)
Konuyu bu kadar dağıttın burdan nereye geleceksin derseniz; son cümlede de dediğim gibi, planlamaya programlıyız,kimi kadınlar için annelik iç güdüsünden daha güçlü plan yapma becerisi :) eh bir de buna bahsettiğim bilinçaltına kodlanmış rüya gibi düğün, masal gibi aşk hikayeleri eklenince, hiç bir erkekte hiçbir dünyevi zevk için görülemeyecek heves olayı da kadınlarda olaya dahil oluyor :)
ve sonuçta ortaya ahtapot gibi aynı anda sekiz şeyi düzenlemeye çalışan,bir yandan masaların üzerine konulacak peçeteleri sipariş ederken diğer yandan gelinlik provasına koşturan, içten içe de düğünde tutacağı buketteki en özel çiçeği düzenlemesi için çiçekçiyi aramadı diye sabah sevgilisine attığı tribi düşünen bir yaratık çıkıyor ortaya :)
Diyeceğim o ki; gerek yok bu kadar paniğe, gerek yok bu kadar endişeye :) olmadı gelin şuraya iki satır karalayın, bir iki soru sorun, içinizdeki stresi atıp gidin, iyi fikir değil mi :)
hayatı ne kendinize zorlaştırın, ne de sevdiğinize.
(not: yazar bu cümlelerinden sonra içinden "ne diyorum ben ya,acaba sen bunları yapabilecek olgunlukta mısın, ele verir salkımı kendi yutar talkını mıydı neydi o atasözü, aamaan neyse ne,gideyim de şu ofis işlerini yaparken bir yandan da üç-beş site inceleyeyim diye düşünür.)
Keyifle okudum ! o kadar güzel ve akıcı idi ki ...
YanıtlaSilÇok hakılsın, annelik iç güdüsü büyük bir olgu. rabbim bize bunu vermiş, bu nedenle erkeklere göre daha '' bıııg bııgcıyız '' biz .
Ahh ah benimde önümde bir düğün var ama hiiiç birşey yaptığım yok :)
hahah :)
nasıl olur? senin şimdiye 12 ay öncesinden başlayan organizasyon ajandasına dahil olman lazımdı şekerim :))) şaka bir yana;bazen bu detaycılık,bu takıntılar yüzünden kızıyorum kendime de hemcinslerime de,ama canına yandığımın içgüdüsüne söz geçmiyor işte :)
YanıtlaSilBir panik, bir heyecandır ki insanın elini ayağına dolaştırıyor.
YanıtlaSil